Death Stranding: Bir Yıl Dönümü Kutlaması ve Kojima’nın Gizemli Dünyası

Hideo Kojima’nın imza oyunlarından biri olan Death Stranding, bir yaşını doldurmuş durumda. Bu süreçte Kojima, bizlere gizemli bir deneyim sunarak oyuncuların aklında yer etti. Aklımıza kazınan o “Neden bu kadar yürüyüyoruz?” sorusu, oyunun meyve veren ağaçlarından biri haline geldi. Hadi, bu karanlık ve aynı zamanda tuhaf dünyada biraz daha derinlere dalalım!

Oyun, ilk kez 8 Kasım 2019‘da PlayStation 4 için piyasaya sürüldüğünde, dünyayı saran bir merak ve heyecan dalgası yarattı. Hemen ardından PC platformuna geçişiyle daha fazla oyuncuya ulaşmayı başardı. Peki, bu sırada ne oldu? Tabii ki, Kojima’nın maharetli ellerinde şekillenen bu eser, sıradan bir oyun olmaktan çok daha fazlasıydı. Oyuncular, Norman Reedus’un canlandırdığı Sam Porter Bridges karakteriyle kargolarını taşıyarak, bir yandan da bu karanlık ve gizemli dünyada hayatta kalmaya çalıştılar.

Bir yıl dönümü nedeniyle, Death Stranding hayranları ilginç bir sinematikle kutlama yapmayı ihmal etmedi. Raxy isimli bir grup, bir buçuk dakikalık live-action bir film çekerek, Sam’in kargolarla dolu sırtını ve gözlerindeki BT tehdidini bizlere hatırlattı. Sam’in bu tehlikeli yolculuğu, yalnızca bir kargo taşımaktan ibaret değil, aynı zamanda insanlarla yeniden bağlantı kurmanın, yalnızlıkla savaşmanın bir sembolüydü. Kısacası, bizler bu oyunda yalnızca kargo taşımıyoruz, aynı zamanda içsel bir yolculuğa çıkıyoruz!

Elbette, Kojima ve Kojima Productions ekibinin de kutlamalara katıldığını unutmamak gerek. Her zaman olduğu gibi, bu sefer de hayranlarına sürprizlerle dolu bir yıl sunmuşlardır. Merakla bekliyoruz, acaba Kojima’nın gizemli dünyasında bizi ne tür sürprizler bekliyor? Belki de bir sonraki oyunda kargolar yerine pizza taşımak zorunda kalacağız; kim bilir? Yani, Death Stranding dünyası, bir kargo taşımanın ötesinde, hayatta kalma mücadelesi ve anlam arayışının bir parçası olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak, Kojima’nın yarattığı bu evren, bizlere yalnızca bir oyun değil, aynı zamanda bir deneyim sunuyor. Her ne kadar bazen yürümekten bacaklarımızın ağrıdığı anlar yaşasak da, bu yolculukta kaybettiğimiz şeylerin yanı sıra kazandığımız çok şey var. Bize düşen, bu garip ve muhteşem yolculukta biraz gülümsemek ve her yeni gönderide bir parça daha kaybolmak!