Yukarı Çık
Bildirimler
Şu anda, yeni bir bildirim mevcut değil!

Yeni bildirim olduğu zaman tam olarak burada karşına çıkacak.

3 dakika okunma süresi

15

Haftalık Unutulmaz Oyun Müzikleri: Bloody Tears

Bu hafta, "Bloody Tears" ile gözyaşlarınızı silin! Oyun müzikleri listesinde gülmekten kırılacaksınız! Eğlenceye hazır olun!

admin

3 ay önce

Haftalık Unutulmaz Oyun Müzikleri: Bloody Tears

Oyun dünyasındaki melodiler öyle bir yer kaplar ki, bazen bir müzik parçası, oyunun kendisinden daha fazla anı hatırlatır. İşte karşınızda, hafızamızda derin izler bırakan, nostaljik bir yolculuk: Castlevania 2 ve onun efsanevi müziği Bloody Tears!

Hepimizin çocukluğunda bir yerlerde, ebeveynlerin “Yeter artık, dışarı çıkın!” dediği o anlar vardır. O anlarda, kütüphanemizdeki oyun kartuşlarıyla adeta birer dedektif gibi hazine avına çıkarız. Bir gün, o meşhur SNES’in altın çağına adım atan kuzenlerim, bana bir poşet dolusu oyun kartuşu göndermeye karar verir. Poşetin içinde bir sürü oyun var ama benim gözüm sadece bir tanesine takılır: Castlevania 2: Simon’s Quest.

Şimdi, Castlevania 2’yi oynamaya başladığımda, pek çok kişi gibi ben de kendimi bir vampir avcısı gibi hissetmiştim. Ama ne yazık ki, Simon Belmont olarak amacım sadece vampirleri avlamak değil, aynı zamanda bu oyunun bana sunduğu zorlukları aşmaktı. Kim bilir, belki de bu yüzden kendi kan terlememe neden oluyordu.

Castlevania 2’nin en büyük kozu: Bloody Tears!

Hadi, gelin bu oyunun en etkileyici parçalarından biri olan Bloody Tears‘a biraz daha yakından bakalım. Oyunun ilk bölgesine adım attığınız an, sanki bir film setinde, korku dolu bir sahneye girmiş gibi hissediyorsunuz. Kenichi Matsubara’nın ustaca bestesi, içe işleyen bir melodiyle adeta kalbinizi hoplatıyor. Yani, o melodiyi duyduğunuzda, “Acaba bir vampir mi var burada?” diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Bir de gündüz-gece döngüsü var ki, bu oyunu daha da ilginç hale getiriyor. Gece olunca, Simon’ın karşısına çıkan yaratıklar, gündüz hiç de var olmayan bir cesaretle saldırıyorlar. Yani gündüz, “Merhaba, ben Simon!” derken, gece “Kaçın, vampirler geliyor!” diye bağırmak zorunda kalıyorsunuz. İşte bu da demektir ki, gündüz oyun oynamak, akşam yemeği için annemizin hazırladığı karnıbahar kadar sıkıcı!

  • Yenilikçi ama can sıkıcı mekanikler: Castlevania 2, zamanında bazı yenilikçi mekaniklere sahipti ama hayır, bu işin içine “Sinir Bozucu” etiketini eklemeyi unutmamak lazım.
  • Karakter geliştirme: Simon’ı geliştirmek için harcanan çaba, bazen bir maraton koşusundan bile daha zordu. “Beni geliştirin!” diye bağıran Simon’ı, koca bir haritanın üstünde kaybolmuş halde görmek, izlenmesi gereken bir komedi filmi gibiydi.
  • Bloody Tears’ın gücü: Bu müzik parçası, Castlevania serisinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Netflix animasyonunda bu parçayı duyduğumda, “Evet, işte bu!” dedim. Kim bilir, belki de Simon’ın ruhu orada dans ediyordu.

Sonuç olarak, Castlevania 2, pek çok kişi tarafından göz ardı edilse de, içerdiği müzikler ve zorluklarıyla unutulmaz bir deneyim sunuyor. Kenichi Matsubara’nın “Bloody Tears”ı, belki de benim gençlik yıllarımda yaşadığım en büyük korku ve heyecan kaynağıydı. Şimdi düşündüğümde, “Bunu neden oynamaya devam ettim?” diye sormadan edemiyorum ama bir yerlerde bir vampir hala beni bekliyor olabilir!

Oyun dünyasındaki bu melodilerin her biri, anılarımızda birer hazine gibi saklı. Unutmayın, bazen bir müzik parçası, bir oyundan daha fazla şey anlatabilir!

Yorumlar

Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?