Metal Gear Solid Delta: Snake Eater – Efsanevi Bir Geri Dönüş ve Anılar
Efsanevi Snake Eater geri döndü! Kafalar karışık, anılar eski. Hala bir Yılan mısınız, yoksa yılan yemi mi? Hadi bakalım, nostalji zamanı!
4 saat önce

Oyun dünyasında bazı anlar ve seriler vardır ki, insan onları unutamaz ya da içlerinde bir kıvılcım taşır. İşte Neden Çok Sevdim köşemizde de böyle iz bırakan oyunları sizlere anlatmaya çalışıyoruz. Konami ve Kojima’nın ayrılığı, benim gibi birçok gamer için adeta bir yas dönemi gibiydi. Metal Gear gibi canımızın parçası olmuş bir efsanenin sona ermesi, gerçekten de bir devrin kapandığını hissettiriyordu. Ama Kojima, bu kere herkesi şaşırtarak yepyeni bir serinin tohumlarını attı ve yine merak içinde “Acaba şimdi ne karşımıza çıkacak?” diye beklemeye başladık. Fakat bir zor yaşlı hallerimizi düşündüğümüzde, Metal Gear Solid serisinin o sessiz sedasız bir şekilde sahneden çekilmesine pek gönlümüz razı olmuyordu. Bekledik, ümit ettik derken Konami, Metal Gear serisinin belki de en sevilen oyununu yeniden piyasaya sürme kararı aldı. Ben de eski dostumla bir buluşma için gün saymaya başladım. Ve nihayet, o büyülü gün geldi çattı; Metal Gear Solid Delta: Snake Eater, hayranlarının karşısına çıkmak üzere hazırlıdı!
Metal Gear evrenine düşkünlüğümüz, bizi yeniden eski dostumuz Big Boss’un Naked Snake olduğu günlere geri döndürdü. Yıllar sonra, yine o derin ormanlarda kaybolup, o unutulmaz duyguları yeniden hissederken, senaryo twist’lerinden adeta lezzet alıyordum. Anlayacağınız; bu oyunu neden çok sevdiğimi sizlerle paylaşmadan duramadım.
Ben Snake, Naked Snake…
Metal Gear külliyatının 5., MGS serisinin 3., kronolojik olarak ise ilk oyunu olan MGS Delta: Snake Eater, bizi bir anda 1960’lı yıllara, Soğuk Savaş’ın tam ortasında, ellerin o meşhur kırmızı düğmelere yaklaştığı bir döneme sürüklüyor. Tabi bu hayli heyecan verici bir zaman dilimi. Oyuna daldığımızda, tarihi olayları ve karakterleri, fantastik unsurlarla harmanlayarak sunmuş olmalarının verdiği zevk de cabası. Big Boss’un muhteşem bir hikayesinin temellerini burada attığına tanıklık etmek, apayrı bir farklılık katıyor.
Kahramanımız Jack; bir diğer adıyla Naked Snake, “Virtuous Mission (Erdemli Görev)” isimli bir operasyona çıkar. Bu görev, Küba Krizi’ni sona erdirmek için Nikolay Sokolov isimli bilim insanını kurtarmak üzere, Sovyetler Birliği’ne yapılacak cesur bir iltica. Ancak, Sokolov’un üzerinde çalıştığı o meşhur Shagohod projesinin tamamlanmasını engellemek, müdahale edilmesi gereken büyük bir durum. Shagohod, nükleer bomba ateşleyebilme kapasitesine sahip bir tank olarak Soğuk Savaş’ı kökünden değiştirme potansiyeline sahip!
İşte tüm bunlar olurken, Snake’in akıl hocası ve bir anne figürü gibi olan The Boss, aniden karşımıza çıkarak durumu pek de iyi bir hale getirmiyor. Kimi duygu geçişleri, diyaloglar ve düşmanlarla olan saha savaşları, oyunda olan bitenin heyecanını katlamakta. Biliyorum, daha fazla bahsedip sürprizleri bozmak istemem; ama nasıl güzelleştiğini ve anlatısının derinliğini hissetmek için oynamak şart!
Bu oyun, tüm gizemini ve ciddiyetini korurken, o absürt ve komik sahneleriyle de karşımıza çıkıyor. Özellikle o uzun ara sahneler var ki, belki bazı oyuncuların eleştirilerine maruz kalsa da ben, bunların oyunun hikaye anlatımına çok şey kattığını düşünüyorum. Kojima’nın sinema tutkusunu her oyunda görmek mümkün, bu da ona sinematik bir derinlik kazandırıyor. Ara sahnelerdeki bazı diyaloglar ve mizah, hikayenin tempo kaymasını ya da ciddiyetini dengeleyebilmesini sağlıyor. Ekibimizin konuşmalarındaki komedi unsurları, bu mizahi anların başkentini oluşturan unsurlardan sadece birkaçı! Hele o James Bond göndermeleri…
Oyun içerisinde yer alan karakterlerin derinliği ve ilginç detayları da unutulmamalı. Onlar, hafızalarımızda kalıcı bir yer edinmeyi başardı. Cobra ekibinin elemanları, o unutulmaz düşmanlar ve tabi ki Naked Snake, tam anlamıyla bizimle birlikte bir maceranın parçası oluyor. Bu karakterlerin kendine özgü geçmişleri ve etkileşimleri, oyunun evrenine daha da derinlik katıyor. Hele o adamın yılan yemesi durumu, hâlâ aklımda bir gülümseme yaratır. Burası öyle bir dünya ki, bir yanda ciddiyet, bir yanda absürt komedi; her şey iç içe geçmiş durumda!
Gelelim, bu güzel oyunun işe yarar ve kaliteli bir grafik yapısına sahip olmasına. Günümüz oyunlarının görsel kalitesine ulaşmış olması beni oldukça mutlu ediyor. Evet, belki bazıları eleştirebilir; mesela belki sıfırdan bir remake, daha iyi bir deneyim sunabilirdi. Ama yine de Metal Gear Solid Delta: Snake Eater, *nesiller boyunca sevilebilecek, oynanması gereken oyunlar* listesinde kalacak biri olarak aşikar. Sonuçta, yeni nesil herhangi bir oyuna kıyasla, Metal Gear’ın sunduğu deneyim bir başka!
Son sözüm, sevgili evrim diyebileceğimiz detaylara sahip bu konuda Konami’nin Kojima’nın hakkını “Kojima’ya teslim ettiğini” de bilmek, bir artı bence. O yüzden, bu köşe boyunca tüm bu güzellikleri anlattım. Belki de “Bu kadar övüp durdun, eleştirilecek yanları yok mu?” diye düşünebilirsiniz. Tabii ki var; ama bunlar benim için arka planda kalan detaylar. Herkesin mutlaka tecrübe etmesi gereken bu oyunu oynayın derim; pişman olmayacaksınız!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?