Persona Oyunlarından Lezzetli Tarifler: Ekmekten Köriye
Ekmekten köriye, Persona oyunlarından lezzetli tarifler! Yemek yaparken kazara mutant olabilirsiniz, dikkatli olun!
19 saat önce

Dergimizin YİM’i, Can’ın oyunlarda gördüğü her yemeği canının çekmesinden kaynaklanan geniş bir yemek repertuvarı var. Dedik ki, neden bunu dergide bir köşe haline getirmeyelim? Sonra ben de dedim ki, bu nefis tarifler neden sadece dergide kalsın? Yavaş yavaş sitede de paylaşalım – Eser. Sonuçta, sadece Can’ın değil, herkesin bu nefis yemekleri tatmaya hakkı var! (Maalesef evlere servis yapamıyoruz, onun için özür dileriz.)
Nereden başlasam derken geçen ayın kapağından aldığım ilhamla Persona 3’ten bir tarifle başlamaya karar verdim. Artık biraz daha eğlenceli bir tarifle karşınızdayım, çünkü yemek yaparken bir yandan da eğlenmek şart! İşte karşınızda Persona 3’ün meşhur yemeği “Burn my Bread”.
Malzemeler:
- Ekmek
- Aigis (Evet, yanlış duymadınız, belki de Aigis’in yerinde siz de olabilirsiniz!)
Tarif:
Öncelikle ekmeği tost makinesine (ya da tercih ederseniz Aigis’e) koyun. Sonra orada unutun, duman çıkmaya başladığında geri alın. İşte size “Burn my Bread”! Durun bir dakika! Yemek tarifi böyle olmaz ki? Önce hayat hikayemi anlatmam ve bunu bir şekilde tarifle ilişkilendirmem gerekiyordu. Hayatımda yanmış ekmekle ilgili pek bir anı yok, ben 6 yaşından beri pasta börek yapıyorum. Onun yerine size bu ekmek yakma şakasının orijini olan “Burn my Dread” şarkısının linkini vereyim. Gerçekten nefis bir şarkı, tadına doyum olmuyor. Hatta belki de burnunuz yanar, ama ruhunuzun müziği yanmaz!
Nefis demişken… Siz sevgili okurlarımıza yanmış ekmek yedirmek içime sinmeyecek. Aramızda şöyle hamarat bir Persona kullanıcısı yok mu? Shiiiinji! Neyse, onun başı kalabalıkmış şimdi. O zaman başka Persona’lara atlayalım… Joookeer!
Metaverse’e Geçiş: Persona 5’in Köri Tarifi
Metaverse’e geçiş efektiyle direkt Persona 5’e geçiyoruz. Çünkü Persona 5: Strikers, gelip ortalığı yemeli içmeli bir gezi programına döndürene kadarki en mide odaklı Persona oyunu bu olsa gerek. Zira biliyorsunuz, Joker kardeşimiz bir kafenin üst katında yaşıyor. Gün içinde efendi efendi okuluna gidip kes-sin-lik-le olaylara falan karışmazken akşamları da Metav… ehm yani kendisine göz kulak olan Sojiro ustasına yardım ediyor.
Eh… Yerler süpürüldü, bulaşıklar yıkandı, kahveler yapıldı. Sıra geldi Leblanc Café’nin meşhur köri tarifini öğrenmeye! Metaverse’de gezerken SP’mizi fulleyen bu nefis köriyle midelerimizi de fullemeye hazırsanız başlıyorum tarife. (Demek ki hayat hikâyeleri de tariflerin içine böyle böyle sızıyor.)
Malzemeler:
- 750 gr tavuk but
- 2-3 patates
- 2 büyük soğan
- 2 havuç
- 2 diş sarımsak
- 1 yemek kaşığı rendelenmiş taze zencefil
- 1/2 elma
- Hazır Japon köri sosu (Bulamazsanız evde kendiniz de yapabilirsiniz. Ben yapmıyorum çünkü tembellik.)
- 4 bardak tavuk suyu (ya da sıcak su ve tavuk bulyon)
- Soya sosu
Kafanıza Göre Ekstra:
- 1 yemek kaşığı Bal
- Ketçap
- Çikolata
Son Olarak:
Bol vakit. Yemeğin pişmesi uzun sürüyor. Yanına pilav ve Fukujinzuke isimli zor bulunur bir Japon turşusu güzel gidiyor. Bulursanız bana da bir kilo alın; bulamazsanız karışık turşu da gider. Ya da ben turşu sevdiğim için bana güzel geliyor, bilemiyorum.
Yapılışı:
Önce bütün malzemeleri hazırlıyoruz. Soğanları ikiye kesip irice halkalar halinde doğrayın. İsteyen minik küp de yapabilir ama gerek yok eriyor zaten. Sarımsak ve taze zencefili rendeleyin, beraber dursunlar çünkü birlikte atacağız. Sonra patatesleri küp küp, havuçları halka halka kesin. Anime karakterinin ağzına sığacak boyutta olsunlar. Elmayı da rendeleyip bir kenara ayırdıktan sonra tavukları da kuşbaşı doğrayın.
Kapağı olan büyük bir tencerede biraz yağla soğanları pembeleşinceye kadar kavurun. Asla pembe olmayacaklardır tabii, çünkü olmuyorlar yani. Bilmiyorum bu pembeleşme işini kim nereden çıkardı. Soğanlar iyice sarılaşıp biraz da karamelize oluncaya kadar kavurun. Sonra rendelenmiş sarımsak ve zencefili de ekleyip bir iki dakika karıştırın. Tavukları ekleyin, dışı iyice beyazlayıncaya kadar pişirin. Ben bir tık fazla pişiriyorum, azıcık dışı kızarınca daha lezzetli oluyor.
Bu işlem bitince tavuk suyunu ya da bulyonu içinde erittiğiniz sıcak suyu ekleyin. Elma, havuç ve patatesleri de içine atın. Soya sosu ve eğer tercih ederseniz bal veya ketçabı da bu aşamada ekleyebilirsiniz. Eklemezseniz de bir şey kaybetmezsiniz ama kendinize göre ufak değişiklikler yapmak her zaman güzel olabiliyor. Çikolata en son ateşten almadan ekleniyor, oraya geleceğiz. (Ben bu tarifi ilk gördüğümde “Çikolata ne alaka?” demiştim ama sonra “Ee iyiymiş” dedirtti; yalan yok!)
Kapağı kapatın, bir 15 dakika patatesler ve havuçlar yumuşayıncaya kadar orta ateşte pişirin. Sonra açıp içine köri sosunu atıp iyice eriyene kadar karıştırın. Sos koyulaşıncaya kadar pişirin. Tahmini 10 dakika sonra eğer isterseniz çikolatanızı da atın ve o da eriyince ateşten alın. Pilavın yanında servis edin ve nom nom nom!
Bu tariften bana göre 4-6 porsiyon çıkıyor, normal insanlara göre 6 diyelim. Kalanını buzluğa atabilirsiniz; mikrodalgada ısıtınca da gayet nefis oluyor çünkü. Sosu bir tık fazla koyulaşıyor, ama ne de olsa bu bir Persona tarifi, biraz gizem de iyidir!
Sojiro usta da kimmiş, ben bunun daha iyisini yaparım diyorsanız (Phantom Thief’lerden kart alırsınız muhtemelen) ya da farklı fikirlere açılmak isterseniz tarifi “Kare Raisu” diye de arayabilirsiniz. Eğer ismini unutursanız Curry Rice’ı Japon gibi okumayı deneyin! Unutmayın, mutfakta eğlenmek ve biraz da kaos yaratmak serin bir şeydir. Afiyet olsun!
Henüz yorum yapılmadı, ilk yorumu sen yapmak ister misin?